Tekne Demek
Önce araba, sonra uçak, sonra yine araba... Ne sıkıcı değil mi? Hedefte bekleyen güzel, başka oysaki.. Bu yolculuk sonrası,marinadan passarella ile sadece bir adımda ona kavuşmak..Onu koklamak…Havasız kalmış kızımız.. Aç hemen pencereleri.. Dayanamaz öyle tutsaklığa..Günlerdir müzik dinlememiş..Olacak iş mi?..En lüks marina bile Metris onun için..Sessizliğinin sesini dinlemek..Ara sıra suyun üstüne zıplayan balık sesleri..Komşu teknelerdeki usturmaçalar ile bizimkilerin dansı..Doğal tek ses Cenk Kaptan’a ait: ”Ne içersin?”
Gerek var mı?..İnsan, içmeden de sarhoş olabiliyormuş demek ki..
Tekne demek heyecan demek..
Sabırsız geçen bir akşamın ardından avara olma, tonoz halatını sulara bırakma telaşı..Aynı heyecanı salma da hissediyor mudur acaba?..Ya da direğimiz?..Sabırsız mıdır dümenimiz?..Cenova ne hissediyordur açılmayı beklerken?..Bu ve buna benzer sorular kurcalarken aklımı, telsiz anonsu yapan Cenk Kaptan, uçuş izni istiyor kuleden..Öyle gaz verince gitmez ki bizim kızımız..Nazlıdır..
Veeee motor sesi..Önce navigasyon aletlerini açacağız, tamam unutmadık Cenk Kaptanım..Hemen düşmesin suratın..1 knot,2 knot hız bile, yüzünü ,vücudunu yalayıp geçen rüzgarla dostluk kurmaya başlamak için yeterli..Derinlik de artıyor,hızımız da..Cenk Kaptan büyük bir sabır ve hünerle dans ediyor kızımızla..Yurtdışında,babalar kilisede kızlarını götürür ya damada..Cenk de takmış kızını koluna ,sevgilisine götürüyor..Babaevi bir yere kadar..Dalga lazım ona, rüzgar lazım, hız, heyecan, sabır. Ne işi var marinada?..Esaret bitsin artık..Yorulmaz ki o..Doğuştan sporcu..Doğayla dost..Onun eşsiz gücünü aldı mı arkasına, tutabilene aşk olsun..
Rotamız Fethiye Turunçpınarı..Karadan ulaşımın olmadığı, bu yüzden de bakir koyunu koruyabilen nadir yerlerden biri..Bir mil öteden tanıyıp el sallıyor Ahmet.. Sonra palamar halatlarını alıp bizi iskeleye bağlarken laflıyoruz Ahmetle. Koyun ve güzel lokantanın sahibi Osman Abi, ilk günlerdeki fotoğrafları gösteriyor bizlere..Siyah –beyaz kareler..Muhteşem..Hülya,o güleryüzüyle hizmet ediyor bize..Kahvaltımız bile çiçeklerle süslü geliyor..
Tekne demek cuplamak demek..
Önce deniz, sonra yemek..İlk ve son kez yiyorum karavidalı makarnayı..Tadı harika ama, pişimeden önce karavidanın canlı canlı ikiye ayrıldığını öğrendikten sonra iştahım kesiliyor.Bir daha da yemem..Ertesi sabah yine yol görünüyor bize..Mükemmel Göcek koyları..Kimsenin olmadığı,100 metre derinde,masmavi sularda yüzme zamanı..Mizana ve Cenova açılınca, motor sesimiz de yok..Deniz, rüzgar ve teknemiz.. Karalarda kim böyle bir özgürlük yaşabilir ki?
Tekne demek paylaşım demek..
Demirlediğin koyda, yandaki teknelerle sosyalleşiyorsun..Akşam içkisine çağıranlar, paylaşılan yaşgünü partileri..Küçük burjuvazi mutluluklar..Denize bu kadar ilgim yoktu ama bir halatı bile benden isteyen şöyle sesleniyor:”KAPTAN,el atar mısın şuna?”..Bugüne kadar ismimin önüne daha güzel bir sıfat konmamıştı…Kaptan..Marcel Desailly gibi hissediyorum kendimi..Koskoca Milan’ın eski takım kaptanı..
Kimi akşamlar deniz suyuyla yapıyoruz makarnamızı..Tuza gerek kalmıyor..Zaman içinde teknemizin içi çöple doluyor.. Ama asla en ufak bir şey atılmıyor denize..Hani Sahil Güvenlik çevirse,alır bizi içeri.. Bir ton çöpümüzü, bize gözleme getiren teknelere aktarıp devam ediyoruz yolumuza. Sevgili teknemizle geçen sene ilk kez açıldığımızda 5 kişiydik..Bu kez sadece2. Kaptan ve miço. .İlk tekne maceramızda bir sabah en erken ben uyanınca,bulaşıkları halledeyim demiştim..Bilmiyordum ki lavabo gideri tanka değil direkt denize bağlıymış. Teknelerded sadece wc giderleri pis su tankına bağlı olurmuş. Bütün o deterjan koya boşalmasın mı?... Dışarı çıktığımda gördüğüm sahneyi unutamam. Rezillik..Türk aklı işte. Hemen cuplayıp, ayağımla dalga oluşturmaya çalışmıştım. Ama nafile..Bir gece önce tanıştığımız komşu teknelerdekiler uyanınca ne olacak?..Kabus..Meğer bulaşık işi açık denizde yapılırmış..Nereden bilebilirdim ki?..Çözüm mü?..”Cengo uyaaaaaaaannnnn!”….Sabahın köründe demir almıştık...
Tekne demek yemek demek.
İnsan bu kadar besini karada tüketse, 3 kilo alır..Dönüşte bakıyorum kiloma, aynı..Şaka..Dünyaları yedik be..Bir de beni sürekli çalıştıran Cenk Kaptan’a kızıyordum..
Tekne demek hüzün demek..
Dönüş yolundayız artık..Bir sezonun yorgunluğu üzerimizden giderken, ayrılık hüznü çöküyor üstümüze..Yarın akşam yıldızlardan yorgan yapıp üzerimize, gitar çalamayacağız..O muhteşem tavla partileri de yok..Kitap sayfalarımız arasında böylesine sessiz başka bir ortam bulamayız ki karada..
Tekne demek temizlik demek..
Cenk içerde, ben dışarıda..Günlerdir hoyratça yorduğumuz kızımızı yıkayıp paklıyoruz..Meğer bu halatların arasına ne çok pislik saklanıyormuş..İmkan olsa da yelkenleri de biz yıkayabilsek..
Tekne demek yabancı dil demek..
Cenovalı bulmuş ,o gün bu gün aynı terimler..Alabanda, trim atmak, ıskota, kavança, aganta…Günlerce sorsan da hepsini hemen öğrenemiyorsun..
Tekne demek ayrılık demek.
Günlerdir şampuan görmeyen saçlarımız, Fethiye Ece Saray Marina’da kavuşuyor temizliyicisine..Son hazırlıklar yapılıp çantalar toplanıyor, yatak örtüleri çıkartılıyor ve ayrılık vakti geliyor işte..
Aslında benim için tekne demek, kelimelerin yetmemesi demek.
...
Melih Şendil
Yazarın diğer yazıları:
Yaş 85 yolun yarısı
Üçü bir yerde
Koy restaurantları
Özledim seni be teknem
Halikarnas Balıkçısı'nın ardından
Kış seyri
İşte Öyle Birşey
Kıran Rüzgarları
Tekne Demek
Son eklenenler
